Paylaşın

YEŞİL BİLGİ

Elektrikli Araçların Mimariye Sağlığa ve Şehirciliğe Etkileri Nelerdir

Ulaşımın gelişmesinde 1. dönem at arabaları, 2. dönem buharlı lokomotif, 3. dönem otomobil ve 4. dönem ise otonom ve elektrikli araçlar olarak kabul ediliyor. Elektrikli ve otonom araçlar öncelikle otomotiv endüstrisini değiştirecek. Bunun yanı sıra, en fazla etkilenecek olan diğer alanlar ise sağlık, mimari ve şehir planlama.

Geldi geliyor derken elektrikli ve otonom araçların 2020’den itibaren yollarda olacağı söyleniyor. Bu gelişme ulaşımda 4. dönem olarak tanımlanan büyük bir dönüşümün de başlangıcı olarak kabul ediliyor.

Hepimizin bildiği gibi, ulaşımın gelişmesinde 1. dönem at arabaları, 2. dönem buharlı lokomotif, 3. dönem otomobil ve 4. dönem ise otonom ve elektrikli araçlar olarak kabul ediliyor. Elektrikli ve otonom araçlar öncelikle otomotiv endüstrisini değiştirecek. Bunun yanı sıra, en fazla etkilenecek olan diğer alanlar ise sağlık, mimari ve şehir planlama.

Başta mesleğime öncelik verip sağlık konusunu açıklayayım.

Yıllardır fosil yakıtlı araçların kullanılması insan sağlığını olumsuz yönde etkiliyor. Hepimiz özellikle metropollerdeki trafik yoğunlukları nedeniyle trafikte beklediğimiz uzun saatler boyunca hem kanserojen gazlar soluyoruz hem de hareketsiz kalıyoruz. Bu durum solunum yolları hastalıklarına, obeziteye, uykusuzluğa ve hareketsizliğe bağlı kalp damar hastalıklarına yol açarak sağlığımızı bozuyor. Meydana gelen trafik kazaları ise yaralanmalara ve ölümlere yol açıyor.

Elektrikli ve otonom araçlar bu sağlıksız sonuçların tümünü ortadan kaldıracak. Kanserojen atık, tıkalı trafik ve trafik kazası gibi olumsuz faktörler ortadan kalktığında, sürücülerin neden olduğu trafik kazalarında %90 azalma olacak.

Peki elektrikli ve otonom araçların şehircilik ve mimarlığa etkisi ne olacak?

Toronto şehri baş plancısı Jennifer Keesmaat, bir konuşmasında “Otomobillerin %90’ı günün %90’ında hareketsiz duruyor, bu büyük saçmalık.” demişti.

Otomobil devrimi ile şehirlerimizi ve ulaşım biçimimizi o kadar çok otomobillere odakladık ki artık şehirlerimiz ve yaşadığımız çevre de otomobile odaklı hale geldi.

Samuel I. Schwartz ve William Rosen, Street Smart: The Rise Of Cities And The Fall Of Cars adlı kitaplarında bu durumu aşağıdaki çizimle görselleştirerek şöyle ifade etmişler: “Eğer evler şehirler gibi planlansaydı, garajın boyutu bu şekilde görünürdü.”
Schwartz & Rosen, Street Smart: The Rise Of Cities And The Fall Of Cars

Bu planlama yaklaşımı yeşil alanların ve sokakların gittikçe artan bir hızla otomobillere  ayrılmasına neden oldu. Bu nedenle şehirler yürünemez hale geldi. Şehir içinden geçen otoyollar şehirleri ortadan ikiye, üçe böldü.

Artık eskiden olduğu gibi, şehirler otomobiller için değil, insanlar için planlandığı günlere geri dönüyor.

Araç paylaşımının yaygınlaşmasıyla birlikte otoparkları yeniden yeşil alan yapabilir, binaların içinde yer alan otoparkları çok daha faydalı amaçlar için kullanılabiliriz.

Şehir içinde otoyollar olmayacağı ve sokaklarda otomobiller için çok daha az yer ayrılacağı için sıklıkla bisiklet yolları, bio-hybrid için ayrılmış yollar ve yürüyüş yolları görebileceğiz. Ayrıca hava çok daha temiz, yollar %90 daha güvenli olacak.

Otonom araçlar yayaları tanıyıp onlara yol vermek üzere programlandıkları için trafik ışıkları ve yaya geçitleri olmayacak. Bir otonom araç yayalara yol vermek için durduğunda, diğer araçlar da o aracın neden durduğunu bilecek. Yayaların şehir içindeki hareketleri çok daha kolay olacak.

 
Elektrikli-pedallı herkesin kullanabileceği araç: Schaeffler bio-hybrid

Binaların içinde otomobiller için ayrılan yerler daha az olacak. Buna karşın bina içinde park eden araç sayısı aynı oranda azalmayacak. Çünkü otomobiller kendi kendilerine park edebildiklerinden kapı açılması için gereken boşluklara da gerek olmayacak. Binaların yollar ile bağlantısı da yeniden tasarlanacak. Otomobiller veya toplu taşıma araçları bina içerisinden geçebilecek.
Çünkü havayı kirleten egzoz gazı üretmeyecekler. Bu durum engelli ve yaşlı kişilerin hem bireysel seyahatlerini hem de kamusal alan kullanımlarını kolaylaştıracak yeni bir dönem demek. Gözleri görmeyen veya yürüme engelli birisi salonunda açılan kapıdan araca binip istediği sinema, tiyatro, hastane, mağaza gibi yerlerin içinde inebilecek. Bu durum çok daha fazla kişinin şehir hayatına katılması ve ekonomide artış anlamına da geliyor. Ayrıca şehir merkezlerinde otopark olarak kullanılan alanların da yeniden değerlendirilmesini gerektiriyor.

New York’ta yapılan bir çalışma, Manhattan’da park yerlerine ayrılan alanların altı Empire State binası kadar yer kaplamakta olduğunu gösteriyor.

Sonuç olarak, beş yıl içinde otonom-elektrikli araçlar ile gerçekleşecek olan yeni ulaşım modeli, otomobillerin yönlendirdiği şehir ve bina tasarımlarını insan odaklı hale getirerek daha sağlıklı yaşamamıza yol açacaktır.


Referanslar:
1. Auto 2030 report, Jan 2016
2. BuroHappold Engineering, Urban Streets in the Age of Connected and Autonomous Vehicles
3. WHO, Health Effects of transport related air pollution
4. Reinventing Automobile, MIT Books
5. https://www.curbed.com/2017/7/13/15961596/climate-change-solutions-study


Yorumunuzu bırakın

Your email address will not be published. Required fields are marked *
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum bırakabilir.

Paylaşın


avatar
Zehra Karahasan

Editor - yesilodak.com